19 Eylül 2012 Çarşamba

Bornova Ermenileri

Bornova Ermenileri

Smyrna-İzmir, kuruluşundan bu yana bir çok savaş, deprem, salgın ve yangın gördüğünden dolayı Roma dönemindeki ihtişamını Türklerin bölgeye gelerek düzeni sağlamasına kadar uzun süre küçük ve harap bir şehir olarak kalmış, zaman zaman neredeyse tüm nüfusunu kaybetmiş bir kenttir. Ticaret ve liman kenti olarak 16.yy dan sonra yıldızı parlayan İzmir 19. yüzyılda birçok farklı din ve ulustan insanın ticari amaçlarla yerleştikleri bir yer olmuştur. Türkler, Türklerden sonra en önemli toplum Rumlar, Yahudiler, Levantenler ve son olarak Ermenilerdi. Azınlıklar olarak rum ve yahudiler hakkında çok sayıda çalışma var isede İzmir Ermenileri hakkında toplu ve profosyonel bir çalışma mevcut değildir demek pek yanlış olmasa gerektir.

 Bir doğu toplumu olan Ermeni cemaatinin İzmir’e gelişi iki farklı teori ile aktarılmaktadır. İlkine göre; Kilikya’da ki Ermeni Krallığının 1375 yılında düşmesi sonucu, 30.000 kadar Ermeni, Memlüklerin istilasından kaçarak Kıbrıs, Rodos, Hanya ve bir kısmının İzmir’e yerleştiği görüşüdür. İkinci anlatıma göre ise; 1605 yılında Şah Abbas’ın baskısıyla binlerce Ermeni’nin İran ve Anadolu’ya zorunlu göçleridir. Bu göçler özellikle; Nahcivan, Erivan ve Karabağ yönüne doğru gerçekleşir. Buradan da ayrılan bir kısım Ermeniler batıya İzmir’e dek ulaşırlar.

Aslında Ankara ve Afyon Ermenilerininde aynı yolu izlediğinden dolayı ikinci teorinin daha doğru olması gerekir. Ermeni tüccar ailelerini İzmir’e çeken asıl sebep ekonomik olmuştur. Ermeni tüccarlar, İran havzasından gelen İpek ticaretini ellerinde tutmaktaydılar. İzmirdeki karlı ticaret olanakları, şehrin güzelliği, çok uluslu yapısı, toleranslı ve giderek avrupalılaşan hayat tarzı, doğu ve iç anadoludaki dinsel baskılardan kurtulmak isteği İzmire bir Ermeni göçünü başlatmış olmalıydı.

İzmir’de oluşan Ermeni Mahallesinden belki sonraki bir tarihte Bornova’dada hatırı sayılır bir Ermeni yerleşimi ve topluluğu oluşmaya başlamıştı. Bornovada nicelik üstünlükten ziyade nitelik olarak Levantenlerden sonra gelen en varlıklı kesim Ermenilerdi. Çünkü Türk ve rumlar gibi çiftçilikle uğraşan ermeni nüfus çok azdı ve byük çoğunluğu ticaret ile uğraşıyordu. Ticaret ile birlikte de bir çoğu servet sahibi olmuştu. Bornova’da Rumlara göre nisbeten az ama çoğu varlıklı ermeni aileler vardı geri kalan Ermeniler ise zengin köşklerinde hizmetçilik, seyislik, kahyalık vs . gibi işlerle uğraşırdı.Bornovadaki ermenilerin bir kısmı kendi geleneksel Ermeni kilisesini inşa etmiş ve ibadetlerini burada sürdürürken bir kısmı özellikle Levanten ailelerle akrabalık kuranlar Katolik inancına geçerek, ibadetlerini halen meydanda bulunan Santa Maria Katolik Kilisesinde icra ediyorlardı. Katolik olan Ermeni ailelerinden bazılarının mezarları halen Santa Maria Katolik Kilisesinin bahçesinde bulunmaktadır (Aslan ailesi, Baltacı Ailesi vs.).

Bornova Çayı sağ kıyısında 1862 yılında Surp Stephanos (Kutsal Haç) Ermeni Kilisesi inşa edilmişti. Bu kilise Bornova Çayı üzerindeki köprünün kıyısında olup, 30-40 yıl öncesine kadar bazı duvarları görülmekte imiş, şimdi ise burasına ait belirgin bir yapı kalıntısı yoktur. 1922’den sonra yıkılmış olmalı.

Ermeni mezarlığı ise Paterson Köşkünün kuzey-kuzey batısında bulunuyordu. Bu mezarlık yok olmuştur ama özellikle zengin ve saygın Katolik ailelerine ait mezarlar Bornova Santa Maria Kilisesinin bahçesinde hatta duvarlarında halen bulunmaktadır.

Bornova Ermenilerinden ismi kayıtlara geçmiş olanlara gelirsek, zengin ermeni ailelerden Savalanlar, Ekizler, Bandespanianlar, büyük manifaturacı Gasparyanlar ve İplikçiyanları sayabiliriz. Bunlardan Bandespanianlara ayrıca değineceğim. Şu andaki 57′nci Topçu Tugayı Karagah binasıBornova’da manifaturacılık yapan Artur İPLİKÇİYAN ve eşine aitdi. Bu ev 1895-1922 arası ev olarak kullanılmıştır. Karşısında astsubay misafirhanesi olarak kullanılan arazi ve bina Ermeni Aram ve kardeşine ait metruk bir yermiş. Yine şimdi Kars Halil Atilla okulunun olduğu araziye Rum Okulu yapmak isteyen rumlar bu araziyi bir ermeniden satın almıştı. Yine Hilal Okulunun olduğu yerde bir ermeniye ait köşk bulunuyordu. Ermeni kökenli Bandespanian ailesi Bornovanın en varlıklı ailelerinden birisi idi ve şu an Yeşil Köşk olarak bilinen köşk 1880′de Pandespanian ailesi tarafından inşa edilmişti. Bir zamanlar padişah Abdülmecid’i evlerinde misafir eden bu aile bankacılık sektöründe faaliyet gösteriyordu ve Bornovada geniş arazilere sahipti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder